Yeni Doğum Yapmış Annelere Söylenmemesi Gereken Şeyler
Anne olmak, sürekli kalıplara sığdırılmaya çalışılan durumlardan biri. Her insanın farklı olması gibi her annenin de farklı olabileceğini ne yazık ki birçok insan kabullenemiyor. Üstelik “farklı” olan annenin ne yaşadığına, hangi zorluklarla mücadele ettiğine bakılmaksızın çirkin etiketler yapıştırılıyor. Kalıplaşmış yargılarla dört bir yanları sarılıyor ve “yetersiz anne” olmakla suçlanıyorlar. Biz de çiçeği burnunda annelerin emzirme ve süt konusunda maruz kaldıkları baskılar sonucu yaşadıkları psikolojik durumlara ve en çok duydukları cümlelere odaklandık.
Sosyal medya da bu konuya sessiz kalmadı. Doğa Rutkay gibi birçok ünlü isim ve anne emzirirken sorun yaşayan annelerin “eksik anne” olarak yaftalanmasına, çeşitli tavsiyelerle ya da imalarla baskıya maruz bırakılmasına isyan ediyor. Kendi hikayelerini #anneligimisorgulama ve #sütümekarışma etiketiyle paylaşan anneler diğer annelerden ve kadınlardan destek görüyorlar. Bizler de bu hikayelere kulak vermeli, hiçbir anneyi ne olursa olsun yargılama ya da üzme hakkımız olmadığını bilmeliyiz…
1. Anneliği doğum şekliyle tartmaya meraklıdırlar: “Sezaryen mi normal mi?”
Annelerin özellikle sağlık sorunları nedeniyle sezaryen doğum yapması gerekebilir. Sezaryen doğum yapan annelere normal doğum yapmadıkları için suçlu hissettirilir. Hatta sezaryen doğum yapan annelerin sütünün gelemeyeceği ya da sütü azsa bu yüzden az olduğu söylenir. Çok moral bozan bir konudur.
2. Sonunun nereye varacağı bilinmez: “Kaç kilo aldın?” / “Kaç kilo doğdu?”
Yeni annelere en çok sorulardan biri mutlaka kiloyla ilgilidir. Hem anne hem de bebekle ilgili kilo muhabbeti asla bitmez. Anneye sürekli doğumdan önce aldığı kilolar ve sonrasında ne kadarını verebildiği ile ilgili sorular sorulur. Ayrıca bebeğin ne kadar sağlıklı olduğuna kilosu üzerinden karar vermeye çalışır üstüne vazife olan ya da olmayan herkes. Ardından bebeğin kilosu normal olsa bile daha çok kilo aldırmak için birçok tavsiye gelir. Herkes bir uzmandan daha hakim olduğunu düşünür bu konuya…
3. Herkes Bunu Sorar: “Emiyor mu?”
“Emiyor mu?” cümlesi alakalı alakasız kişiler tarafından genellikle sinsi, imalı bir tonlamayla söylenir. Cevap hayır ise, sonrasında “ah ah”lar “vah vah”lar işitilir. Bunu söyleyen kişi annenin ne yaşadığını, niye emziremediğini, nasıl bir problemi olduğunu umursamaz. “Anne her daim, her koşulda emzirmelidir” düşüncesiyle saldırıya geçer. Anne zaten doktoruna danışıp duruma çözüm bulmaya çalışırken bir yandan da elinde olmayan sebeplerle bebeğini emziremediği için kendini suçlu hisseder.
4. Altında büyük imalar yatar: “Sütün yetmiyor mu?”
Bu aslında bir sorudan çok daha fazlasıdır. “Bence senin sütün yetmiyor, çocuğuna yetemiyorsun” iması taşır. Bunu duyan bir anne ise sütünün yettiğini düşünse bile bunu sorgulamaya başlar. Belki de “Sütüm yetmiyor” düşüncesiyle strese girer ve sütü gerçekten azalır. Peki annenin ne yaşadığını bilmeyen birinin ona bunu yaşatmaya hakkı var mı?
5. “Sütün yağlı mı?”
Yeni anne olanlar sık sık anne sütünü yağlı olmasının çok önemli olduğunu, yağlı olmayan sütün yararsız olduğunu, çocuğa faydası olmadığını ve çocuğun doymayacağını duyarlar. Tüm bunlar annenin sütüne bakarak söylenir ve elbette annenin panik olmasına sebep olur. Yine yeni doğum yapan annelerin en sık duyduğu sorulardan biridir.
6. Anneleri deneğe çevirir: “Şunu ye sütün artar”
Özellikle sütü az olan ya da sütü gelmeyen annelerin sık sık duyduğu öneriler bir süre sonra bezdirir. Hatta annenin sağlıksız beslenip sütünün tamamen kesilmesine bile neden olabilir. Bu yüzden anneler mutlaka uzman tavsiyesiyle hareket etmeli, kulaktan dolma bilgilere uymamalıdır.